29 Eylül 2010 Çarşamba

Mama

Bazen burda n'apıyorum diye düşünüyorum. İçim feci daralıyo düşündükçe. Neden engel oldun mama diyorum? Ta en başa dönüyorum, neden engel oldun mama, neden istediğini yaptırdın ve beni mutsuz ettin mama?


Çok kıskanıyorum mama... Ordakileri, burda olmayanları, mutluları, çalışanları. Ben çok sıkışmış hissediyorum kendimi mama. Akşamları boğazım baya düğümleniyo, boğulcak gibi oluyorum mama. Sonsuz bi mutsuzluğa hapsolmuş hissediyorum kendimi. Duygularımı derin dondurucuya koymuşum gibi. Fikirlerim ipe dizilmiş domatesler kadar değersiz. İstemiyorum mama; yaptığım şeyi yapmayı, yaşadığım yerde yaşamayı...

Bu bi döngü mama. Üstelik an itibariyle kısır bi döngü. Kırılcak ama mama! Sen sebep oldun ama sen sonlandıramayacaksın bu döngüyü. Sen mutsuz olmamla bile mutlu olmayı beceremiycek kadar aptalsın mama! Hep izledim seni mama, sıra sende. Harekete geçmeme az kaldı mama, epey az. Gözümü karartıp arkamama bakmamaya az kaldı. Hissediyorum.



Öyle çok şey var ki içimde MAMA!


http://fizy.com/#s/1lrjj9

20 Eylül 2010 Pazartesi

Siktiğimin 4some'ı!

Image and video hosting by TinyPic

+

Image and video hosting by TinyPic

+

Image and video hosting by TinyPic

+

Image and video hosting by TinyPic

=

Image and video hosting by TinyPic


Şu da şarkınız:
http://fizy.com/#s/1k1t8x

19 Eylül 2010 Pazar

Tam bir freak

Bildiginiz uzre hani sıkı takipcimsiniz ya lol dün E.'nin vedasını yaptık. Salak Puhu'da buluştuk böyle mal mal. Parti sahibi yok kendisi dugundeymis. Milleti dokuzda topla sen onbirde gel. Saygisiz E. Tcik tcik... Neyse iste icmeye başlandı falan ama. Ben iki yetmislikle azdan kafa oldum ohohoyt. Zaten göz altlarım at tassagi gibiydi iyiden iyiye sık surat oldum çıktım içki icince lol. Neyse iste böyle eğlence falan girler giderken bir de City'e bakmak istedik. Garson müşteriye küser mi argümanını ortaya atmamı sağladı değerli garsoncum. Genc adam nasılsın demeye kalmadan ben senle muhattab olmuyorum demez mi. Shock! Bana bir de grubun Aslan burclusuna, charm akintilisi, caf caf şaşa ve bilumum iyi ozelliklisine.. Tabi herkes bi sonraki adımı mı merak etti ama ben naifligimi bozmadan tekilakusumu shot ettim. Neyse grup bu kez de kaynadı Tutties'e çıkmak istedi ama biz M ve H ile daha marjinal br eğlencenin hayalini kurduğumuzdan gruba postayı koyup 'oraya' gittik. Ben cAkir olmuşum zaten artık hep bir trip gelir bana icince zaten ama dün gece son 10 yılın en ilginç tribi kaçtı icime birden. Ne mi?

AY SAVASÇISI
iceri girmemle öfke skalamdaki ani pick icime bir amazon mu desem bir Spartacus mü desem yahut bir ay savaşçısı mı bilemediğim bir karakteri yerleştirdi icime. Tabi her heronun özel bit silahı vardır di mi ben de kendime içip bitirdiğim boş bira şişesini silah sectim ahahaha. Sınır olduklarımın kıçlarını kestim, saclarını kırdığım bu siseylr köklerinden kestim, cukutaylarini double sünnet ettim deeermisim. Demiyim de buna yakın seyler yapmisim ama namusum hala cebimde. Hep olduğu gibi tek ve bir
basıma dondüm et ete, el ele degdirmden.


Bu sicmigimizin şarkısı Rihanna'dan gelsin. Hard desi. A ye ye ye desin.
Öptüm bay.!

16 Eylül 2010 Perşembe

Elimden geleni yapacaktım; yaptım.

Valla dün buluştuk canım DEĞERLİLER'im eşolmayıistediğimnen. Dur baştan anlatıyım.
İşte Tunalı'da buluştuk, öyle date gibi değil bacım afedersin. Gayet kalabalık bi gruptuk. Neyse onca boş sandalyeye rağmen yanımdaki boşluğa oturması ciddi bir olumlu uyarandı. Bundan aldığım kuvvetle sık sık ve yan yan kendisine baktım. Muhabbet falan da etti baya benle, esprilerime güldü. Hatta Sevim koş katil geldi dedim ona baya güldü. Canım DEĞERLİ'm E.'ye -ki kendisi benim karşımda oturmakta idi- sence benden hoşlandı mı'yı sessiz ve asgaride çaktırarak sorma çabalarım tam bir rezalete dönüştü. Fark etti çünkü kendisi bıyık altından da güldü böyle. Olumlu uyaran 2 dedim. Neyse bu bi ara tuvalete kalınca pis bir kulis yaptım hemen E. G. ve ben. E. valla bence hoşlanıyo senden kolunu sana dokunduruyo, çekmiyo falan diyo. Bu arada ta amına koyyim E.ciğim aklıma gelmişken koymadan geçmiyim o dar deliğine. Urh!

Neyse şen şakrak, sikko sikko geçtigece. Biz Sindirella olduğumuzdan mütevellit 00.00'dan önce evde olmamız gerekiyo tabi. Malum ütü, çocuklar, çamaşır bulaşık... Sikik domezleriz ya. Kalktık gittik. E biz 15 dakka daha kalcaz dedi. Eve geldim üğüğü kafam bir milyon. Finlandiya votkaları, biralar, şaraplar derken götü havaya dikmişim. pof! Hemen msnleri açtık ve E.'den beklenen red cevabını aldık bir oh çektik. Oh dedim yine günü kurtardık; reddedildik ahaha.

Yeni sikko geri çevrilişlerde buluşmak dileğiynen tatlısubalıklarım benim.

Şu durum karşısında aldığım hal:
Image and video hosting by TinyPic

Şu da şarkınız:
http://fizy.com/#s/1nk9yr

11 Eylül 2010 Cumartesi

Sikkocanist blog yazıcısı!

Vallahi bayram gelmiş neyime anam anam garibem sikkosundayım şu an. Yeşile boyalı odamda, yeşil yatak örtüsü olan, yeşil başlı gövel ördek yatağımda yeşil şortumla sizlere sikkolarımı yazıyorum.

Ankara çok güzel be DEĞERLİLER'im. Bi havası, tadı, kızları çok hoş. Özellikleri kızları ıııım, o ne dudak yani. Fındık kadar amları nasıl yanıyodur şimdi tatil sonrası. Ufu! Böyle bi de o amcıklar güneş de görmemiştir. BİM'in kazandibisi gibi valla. Yala yala bitmez! Bayram geçti başıma zaar. Mesela ben böyle vaceyna delisi bi kekomançiymişim ve de böyle tiks şeyler yazıyomuşum inç inç.

Dün gece ne çektim acaba ben? Hiii, dayımgiller de gelcek bayramlaşmaya toplanmam lazım.
Sikko sikko, sikko sikko.


Günün şarkısı, çok uygun ahah.

Murat BOZ-Özledim!

6 Eylül 2010 Pazartesi

Estoy enamorado con el Español!

Davullarla zurnalarla ben de aşık gibi bişi oldum anne. ahah. Yok aşk demeyelim de hani o hey'can vardır ya böyle aşkla karışık ha işte ondan. Yoksa kime aşığım onu gayet iyi biliyorum! İsmi lazım değil, o bir vefasız çıktı a.q bu arada.

Neyse dur maceramı anlatçam tek nefeste huh.
Sevgili Değerlim E. ile bir Ankara çıkışlı malum şehir varışlı bir yolculuğa çıktık bundan tam bir hafta evvel. Sıradan yani, baya normal oturduk E. bana tatil maceralarını anlatıyo, oy yummy! Enem ne göreyim hoş bir eş yanımızdan arakaya doğru süzüldü. E. dedim arkaya çok hoş bi eş süzüldü. A dur bakıyım dedi, baktı çok görmedi gibi sanki. En azından ben öyle hatırlıyorum =)

Gel zaman git zaman otbiz mola verdi eşeğin siki suratlı muavinimiz de molayı şöyle anons etti: Yarım sayat ehtiyaç mulası. E eşimcim anlamamış yanındaki kekomançilere soruyo. Onlar da tabi Tay dili de dahil 18 dili akıcı konuştuklarından rahatça anlatıyolar eşceyzime 30 dk. molayı (!) Neyse baktım eşkom darda, gittim yanına çevirdim bi güzel. O da teşekkür etti. Biz E. ile aşağı indik, sigara iççem işte. Geldi ateş istedi canım İspanyol eşim. (L) Ben tabi titreye titreye ateş verdim. Çay içirdik. E.'ye ulan bu sana bakıyo, bana değil diyorum. O da yok be n'alaka diyo. (yerim götünü) Neyse çay içtik Ege kıyılarını anlattık az sonra da bindik otbize. Kaldı gül gibi eşereşiya arkada. E'ye dedim ben aşık oldum. E git konuuuş dedi o da doğal olarak. I-ıh dedim hayatta yapamam. Tam bir buçuk saat beni göndermeye çalıştı ama yapamadım utandım. Bi de ben utandım düşün! Kıyamet alameti diyebiliriz. hehe. Neyse canım E. yetti be dedi gitti yanceğzine. Anam kondu uçmaz- gitti gelmez. Resmen 20 dakka gelmedi. Artık ben Facebook'una saniyede 18 notification bırakçak kadar meraklandım. Döndüm arkamı, baktım napıyollar? Kikirdiyollar, demek ki her şey yolunda. Ben de gittim neden sonra azcık hoşbeş. Aşkım dağlarda gezercim şarapçıymış falan. E.U'nun avukatlarından biriymiş almış bir çanta dünyayı gezmiş. Oh dedim, turist Ömer dedim. Gez dedim, koy götüne hayatın dedim. I-pad'ine bayıldım bu arada hayatım turistim. Sen de havanı attın zaten kerata kid.

Artık yüzümü aldım numarasını istedim. Şarap içelim dedim ahaha. O da tabi dedi. Neyse eve geleyazdık mesaj attı, nice to have met you falan feşmekan.

Şimdilik bu kadar. Az merak edin. LOL!

30 Ağustos 2010 Pazartesi

Al Kol

Ve de Ağustos'un son sıçması.

Bi gece düşünün... Sade bi gece, alkolün falan asgaride olduğu bi gece. Sıcak gibi ama soğuk da gibi. Keyfiniz yerinde gibi, bişi rahatsız da ediyo gibi. Bi yere gidin, dans etmeye. Her şey bu kadar berrak olabilir en fazla diyin. Ne görüyosunuz? Ben anlatıyım:

Hayat ne kadar bokmuş ya.
Alkol ne kadar hoşmuş ya.
Gerdan nasıl kırılırmış ya.
İnsan sarhoşken ne tuhaf ve hoyratmış ya.
Herkes ne kadar kendinden uzakmış ya.
Hava ne kadar boğarmış ya.
Madonna gibi çırılçıplak otostop çekmek ne cici olabilirmiş ya.

Bitti, alın hadi de gidin.

http://fizy.com/#s/1lqob1

13 Ağustos 2010 Cuma

Ramazan mı?

Bayılırım ben de böyle ritüellere. Dayanamam, ayılır yine bayılırım. On bir ayın sultanı derler ya. Onda da bi hata var kendiyle beraber saymak gerekmez mi? On iki ayın sultanı bence. Şimdi 20  güzelin katıldığı bi güzellik yarışması düşünelim. Bir kız en güzel seçiliyo ya o on dokuz güzelin mi birincisi ,yirmi güzelin mi?

Ben hep oruç tutarım biliyosunuz. Tutamadığım günler de verrim 6.5 TL fitremi bi fakire. O derece dinle haşır neşirimdir. Ama bu on altı saat olayında beni en çok su olayı bozuyo. Ezan vakti aklımda tek su düşünün! Hani yavru bi ceylanın annesini kaybedip keçinin kendini emzirmesi gibi. Çaresizlik had safhada DEĞERLİLER'im.

Tabi ki oruç tutmuyorum. Hatta su da içiyorum oruç tutanların önünde. Nefsi körlemek değil mi amaç, ben içiyim lıkır lıkır o izlesin. Tutulcaksa böyle tutulmalı bence! Kimse kusura bakmasın, mantıklı pencereden böyle mendil sallıyorum sizlere. Az evvel iş yerinin koridorunda su ile geziyodum -ki içmiyodum, odama gelene kadar hokuspokus yapamayacağımdan elimde görülmesi gayet doğal. Di mi ama?- ki bir baktım amirlerden biri bana feci bir bakış attı. Hatt önce 1.5 ltlik suyuma baktı, sonra bir de bana baktı. Aklından geçenlerini dudaklarına aktarsam 8 sayfa küfür döşenirdi sanırım. Ama üzgünüm bebeğim Nazike! Ben suyumu içmeye bakarım.

Bu konuyla ilgili hatırladığım en cici 'o an' lardan biri şu:

"AAA RAMAZAN'DA MIYIZ?"


Masasına basın mensuplarını davet eden Ataizi, "Buyurun gelin bir şeyler için" derken, 'Niyetli' olduğunu söyleyen muhabirlere, "Aaa Ramazan’da mıyız" karşılığını verdi.
 
 
 
Canım Hande ya!
Al sana.
http://fizy.com/#s/1d5ir7
 
 

12 Ağustos 2010 Perşembe

Rüyalar gerçek olsa, di mi Ayşecim?

Sevgili Ayşe, sana bu satırları tatilini bitirip de döndüğünü varsaydığım güzel İstanbul'dan kabaca 700 km uzaklıkta küçük bi Anadolu şehrinden yazıyorum. Tasalanma Santral Anadolu burası. Van kadar doğuda, Urfa kadar güneydoğuda değilim. Zaten sen de anlamışsındır. 700 km hesabını iyi yaparsın bilirim seni.

Neyse Ayşe, öncelikle nasılsın diye sormayı unuttum dikkat edersen. O zaman nasılsın Ayşe? İyisindir umarım.

Gelgelelim asıl konuya Ayşe... Sana bu satırları neden yazdığıma, evet Ayşe intihar ediyorum ve son mektubu sana yazıyım dedim. Ben öyle hayal ettim hep intihar mektubumu belki, ne biliyosun? Ara ara takip ettiğim bi köşe yazarına yazarım intihar mektubunu dedim hep kendi kendime. Şaka Ayşe şaka. Don't call 911.

Ya ben senden asıl şey rica etçektim. Bi baksana şu yazılarıma. Bu parmaklar tuş basar mı, yoksa çabalamıyım diycektim. Kesin okursun zaten 1000 mailin arasından sabah anchormanlerinin göz ucu seçişi gibi benimki denk gelir eminim. Neyse ben atıyım da mailimi, neme lazım. Denemedim demem. Bi okur Armancım Ayşecim. Sonra beni ararsın? =) Biliyorum ki değişik hikayeleri seviyorsun, mail vasıtasıyla köşene taşıdığın epeyce yazın olmuş. Hadi hadi, yok deme. Kandıramazsın beni + susturamazsın beni!

Çok çarpıcı bi başlık bulmak zorundayım, farkındayım. N'apsam, n'apsam? Im, dur karar verdim. Yukarı bak!

P.S: Ayşe şanslı kadınsın. Hediye bile getirdim sana. Bunun için de aşağı bi bakıver!

http://fizy.com/#s/1ai2va

11 Ağustos 2010 Çarşamba

Ürik Asit

Ya ne düşünsem bilemiyorum. Bi sürü şey var kafamda. Hani kafanızın üzerine öküz oturmuş gibi hissedersiniz ya öyle bişi. Hissetmiyo musunuz yoksa? Ay çok malım o zaman.

PuCCa gazı sonrası, ne yazıyım acaba diye de düşünmeye başladım. Şey dedim iş arkadaşlarımı falan yazıyım. Gay doktorumuzu, tayin delisi psikoloğumuzu, evde kalmış hemşiremizi, çirkin diyetisyenimizi derken. Ulan CANIM KENDİM dedin altına işiycen, hele bi tuvaleti ziyaret et- sonra yazarsın dedim. Neyse gittim tuvalete. İndirdim, annemin şişmanladım diye düğmesini biraz daha sola kaydırdığı pantolonumun fermuarını. Başladım hacetimi gidermeye, o sırada da zeki bi yazarım ya, kreatif düşünme üstadıyım ya karşıya bakarak işiyorum pisuvara. Ulan bi baktım ayağıma doğru ilerliyo benim çöğdürük. Hassiktir dedim. Sıçramış bi de pantolonumun paçalarına yağmur damlaları gibi. Pıff.

Anladım ki yaratmak işemekten geçmezmiş.
Anladım ki KPSS bir ayda ancak açıklanırmış.
Anladım ki bir ayda online açıklanan KPSS 200 ile 3000 tıklama arasında ancak öğrenilirmiş.
Anladım ki hiç kimse, hiç kimse sen değilmiş.


En önemlisi anladım ki Adidas Superstar'a ürik asit ne de güzel yaraşırmış.

http://fizy.com/#s/1aie1a

Öptüm BYE.

Başlıyoruz!

Arkadaşı aradım az evvel. Hoşbeş ettik azcık. Neyse dedi ki bak dedi PuCCa varmış dedi. (Hiç de sevmem böyle kelime ortası büyük harfleri falan da neyse hadi! Hatırına sustum demiş Nazan.)  Kız üç yıl yazmış blogu da anca ünlü olmuş dedi. Sen ne g*tüne hava atıyosun dedi. Yaz dedi. A-a valla mı dedim? Ama üç yıl çok uzun S. dedim. Yahu dedi sen yaz, yaz seeeen dedi.


Al yazıyorum. Bekleyin!

25 Mayıs 2010 Salı

Bihter's funeral!

Son bikaç gündür Facebook'ta hayranlıkla takip ettiğim bi event var. Bihter Ziyagil'in cenaze eventi =0 Hakikatan cici olmuş, utanmasam kıskancam. Bi kızceğiz açmış grubu, bikaç günde de on beş bine yakın takipçi oluşturmuş. Ciddi bi sosyal ağ işi.

Aferin kız.

Sana gelince Bihter! Sen bunu çoktan hak ettin. Spor salonunda iş attın, yalandan zorlanır gibi yaptın Behlül'den yardım istedin ki sağını solunu mıncırsın-seni inlettiğini hayal edesin. Bak belgesi var burda:




Uploaded with ImageShack.us

Kah oğlanın popişine göz diktin, golf sopasını strapon ettin zihninde. Soktun çıkardın, soktun çıkardın:



Kah çiçeklikte  arada yastıkla VERDİN. Rtük'ü düşman ettin Behlül'e:




Korudaki çekirgeliğinden bahsetmeye gerek duymadan Allah belanı verdi diyorum Bihter. Allah belanı verdi!
Yalnız mübarek kadınsın yine cenaze cumaya denk geliyo haberin olsun.

Öptüm Bihterim.

24 Mayıs 2010 Pazartesi

Kaba çocuk hadi hadi gel gel.

Geçen Cuma değerlilerimle balık yemeye karar verdik. Birkaç başka sebebi de yok değil tabi balık yememizin. Allahtan blogun ana teması AŞK BİR HAYAL falan değil yoksa döküp saçardım sebepleri =) Neyse bu karar üzerine Bestekar'da yaklaşık bir buçuk ay evvel açılan Marmaris Balıkçısı'na gittik. Epeydir gözümüze kestirmiştik zaten. Mavi-beyaz renkler, Yunan müzikleri falan...








Neyse girdik. Değerli S. (Van Der Woodsen değil tabi. Bildiğimiz iç mimar S.) mezgit yemek istermiş. Ben Levrek tercih ettim bit'tabi. (Sebebine gelmek bizi http://www.portakalagaci.com/ 'da  hissettircek kendimizi diye ona da dokunmadan geççem.) Değerli H. de biz oturduktan 15 dakika kadar sonra bize katıldı. O da Levrek ızgara yemek istedi. Garsonlar oldukça kibardı, işletmecisi tanış hesabı olduğundan kibar değiller, bildiğin kibarlar. Hani düz vatandaş da aynı muameleyi görür.


Neyse yemeklerimiz geldi, tabi Levrek büyük bi balık, omurgalı falan. Yemesi zor; ama ben zorlanmam bilirsiniz Değerliler. İki kadeh rakıyla da götürdüm mideye. Pek de iyi oldu. Haftasonunun en sıcak başlangıç günüydü çünkü cuma. Cumartesi çok soğuktu cidden. Neyse Bünyamin Sürmeli olmadan gecenin devamına gelelim...

Rakılar gümletildikten sonra tripli Değerli E.'yi yemek yediği Lox'ta ziyaret ettik. Kendisini City Lounge'a çağırdık lakin tripli olduğundan gelmedi. Neyse biz gittik ama. Öyle trip atan arkadaşın peşinden gidemiycek kadar plastik yüzlüyüz ya. Gittik önce oturduk sonra birayla devam ettim. Ki önemli uyarı rakıdan sonra bira çok doğru bi seçim değil. Hele rakı-balıktan sonra gerçekten hiç uygun değil ama içtik işte.

Aslında City'de eğlenmek istiyosanız saat 23.45 gibi girmelisiniz içeri. Alkol sınırı üst-ortalarda ve herkes rahatlamış vaziyette oluyor çünkü. Dans edenler, flört edenler, erkek kaldıranlar, kadın kaldıranlar. Ay ben böyle bi namussuzluğa rahatlık diyen bi blog yazarını okumam diyenlere dil çıkarıyorum burdan. Bence eğlenceli yani 00.00 ise tam saat Madonna, Lady Gaga, Beyonce, Rihanna falan çalıyolardı. Ki bence benim Rihanna-Rude Boy aranjmanım da oldukça dikkat çekiciydi =0


Neyse gidin gezin. Balıkçıya mutlaka gidin. Mezeleri anlatmayı unuttuk, sağlık olsun.

Yok Oldum, çok oldum.

Yok oldukça çoğaldığımı fark ettiğimden bir ay bişiler biriktirdim geldim. Ceplerim dolu. Uyarıyorum!

27 Nisan 2010 Salı

15 Gün Sonra Yeniden!

Çabalamanın keyifsizliğindeydim şu son on beş gündür. Başarısızlıklarım, üzdüklerim, üzüldüklerim, düşüncesizliklerimle bi güzel yüzleştim. Tokat da sağlam oldu. Bi bakalım neler değişçek şu kısacık ömrümüzde!

12 Nisan 2010 Pazartesi

Fog the EVLİLİK!

Bugünkü bokumu EVLİLİK'e ve dahi EVLİLER'e atçam. Sıkı durun, kemerlerinizi bağlayın ve de evliyseniz okumayın; adresimi bulup evime siyanürlü mektup göndermeniz an meselesi olabilir çünkü.

Şimdi geride kalan DEĞERLİLER'le yola devam ediyoruz. Evlilik nedir canlarım? İnsan, neden evlenir ya da? Sıra sıra siz de benim gibi kendinize sormuşsunuzdur bu soruyu. Sizin cevaplarınız önemli değil tabi, ünlü olan, blog yazan ben olduğuma göre benim cevaplarıma tapınacaksınız!

Gelelim cevaplara...

Bi kere iki insanın bi başkasının imza yetkisiyle evlenmesi için bence özbakım becerilerinden bile yoksun olması gerekir. Lan *arrak, kendi akdin yok mu da başkasının imzasına bakıyo senin bu durum demezler mi? Ben derim valla!

Daha önce de kendi feysbukumda ileti olarak paylaştığımda baya bi gümbürdetildiğim, msni açtığımda milyonlarca tehditkar, sen n'aptığını sanıyosun, bi sen mi akıllısın çevrimdışı anlık iletileri aldığım bi cevap daha var: Evlenmek gerizekalılara mahsus bir davranış biçimidir! Evlenmek ne abi! Yaşlanıp yüzüne bakılmadığında eski güzel sen'in yüzü suyu hürmetine yüzüne bakan bi başka eskimiş. Kalsın istemem çok teşekkür ederim, fazla zorlama ben yoluma giderim derdi G.Ö burda olsa!

En fenası da şu. Evlilik (Heteroseksüel evlilik i mean :) zavallı, fantazilerinde milyon kez düdüklenmesine rağmen, fiilen delinmemiş NAMUSLU kızla, 13'ünde kerhaneye götürülüp, bir hanım nasıl kullanılır dersleri almış kaşar erkeğin yapacakları sıkıcı seksleri meşrulaştırma halidir.

Ha bu arada bi arkadaşıma EVLİLİK ile ilgili bi yazı online etçeğimi söylediğimde şöyle dedi:
Evlilere koyyım, sana bişi olmasın!
(Vay ağzını yediğim! Uyh)
Tüm bekarlara selamlar, parti vercem-gelceniz mi?,

Orhan Baba-Batsın Bu Dünya

Orhan Gencebay Batsın Bu Dünya Orjinal Klibi.
Yükleyen kralorhangencebaycom. - DiÄ�er müzik videolarına göz atın.

Tükmük!

Mastürbasyonu birçoğumuz sık sık yapıyoruz. Kuzenim bana bir keresinde günde yedi defa yaptığını söylemişti. O bunu söylediğinde on sekizindeydi, ben on üçümde falandım. Bi düşünmüştüm üstüne. Yedi! Kedi eti yedi diye de güldüğümü hatırlarım hep!

Mastürbasyon değişik nesnelerle yapılabiliyo. Üzerine yazabilcek kadar da ustayım mastürbasyon konusunda!

Sabunla yapanları bilirim, böyle pipinin ucuna gider, pipi yanar falan! Ben de bi süre kalıp sabun kullandım, rahatlıkla itiraf edebilirim. Bu artık ortaokul style. Bunu geçtik!

Kremle yapanları bilirim, bu sabundan daha zahmetli bit'tabi. Sabunda her halikürda temizleme işlemi mevcut, ekstrasına gerek duyulmaz. Krem, işlem sonunda temizlenmek zorunda biliyosunuz! Ki yıkamaya üşenilir genelde. Ha bi de aynı krem fenomeni vardır. Hep 'o krem' kullanılır.

Kayganlaştırıcyla yapanları bilirim, ki bu artık tamamen bilinçli mastürbatördür. Sağa sola sıçramasın diye tedbir de almıştır, gazete kağıtları yayılmıştır, üzerine her mastürbasyonda giydiği t shirtü giymiştir falan. İtiraf ediyim, hiç bu kadar biliçli olmadım. Unconsciousness benim diğer adım bilirsiniz!

Son olarak tükürükle yapanlar vardır. Ki şahit oldum, rabbim bi daha da ettirmesin inşallah. Ortalık tükmük kokar böyle, hele de geç geliyosanız artık tükürük bezi, sofra bezine döner yani. Ihıy, kusçam. En iğrenci de bu yöntem sanırım, bokla yapmak bile daha keyifli olabilir. Allah tükürükle mastürbasyon yapanların belasını versin!

Bu yasaklı konusunda bahsetmişken çıktığından beri takiplediğim Seren'in yasaklı videosunu da izletirrim şimdi size!


Seren Akiska Agresif
Yükleyen arppro. - Video klipler, sanatçı röportajları, konserler ve çok daha fazlası.

Emme Fiksasyonu!

Image and video hosting by TinyPic


Emdir güzelim!
Gününü gün et!


Çiğköfte-Tecavüzcü Coşkun bağlantısızlığına Aysu Baceoğlu isotu!


Kaan Tarıman - "Herkes Yalnız"
Yükleyen musicplay. - Yüksek çözünürlüklü video keyfini yaÅ�ayın!

11 Nisan 2010 Pazar

İç çıkarması!

Image and video hosting by TinyPic


Mert yardırmış hakkaten! Uzun zamandır izlediğim en güzel filmdi!
Ağla ağla içim çıktı!

9 Nisan 2010 Cuma

İlginçlikler!

Hande, Kadir'den ayrılmış. Sinan, Hadise'den. Hande, Sinan ile berabermiş.
Ya geride kalanlar? Ya güzel oğlumuz Kadir ile, batıya dönen şarkıcımız Hadisemiz?

Kemal bu grubu toplar bence. Hatta, bi projede toplayıp para bile kazandırabilir!

Image and video hosting by TinyPic

Image and video hosting by TinyPic

Fishzilla Uras

Image and video hosting by TinyPic
 =
Image and video hosting by TinyPic

Fishzilla-Fulden Uras'a mı benziyor?

Aşkından ölmem mi lazım?
Geriye dönmem mi lazım?

8 Nisan 2010 Perşembe

YILAN!

Bu blogu yaymak bir çeşit sosyal sorumluluk bilincine dönüştü bende. Her nedense parmaklarımı en az 1000 kişi hissetsin istiyorum.

Masaj yapılıo gibi hissedin!
Mastürbasyon yapılıo gibi hissedin!
Güneşli bi bahar sabahında ormanda yürüyo gibi hissedin!
Eğlendiğinizi hissedin!

Peki nasıl daha fazla DEĞERLİ'ye ulaşabilirim? Cin fikirlerim, cin fikirli arkadaşlarım var neyse ki! Yakında daha fazla 'siz'e ulaşçam. Biraz daha sabretmem lazım!

Bekleyin hormonlu çileklerim, çarliston biberlerim, tavuk kanatlarım bekleyin!
Sabredin brokolilerim, dereotlarım, ıspanaklı suflelerim sabredin!
Yılmayın cızbız köftelerim, kişnişlerim, cheesecakelerim yılmayın!

7 Nisan 2010 Çarşamba

4 some!

Image and video hosting by TinyPic


Image and video hosting by TinyPic


Image and video hosting by TinyPic


Bu üçüyle aynı masada viski içmek istiyorum. Davut robdöşambrıyla, Bülent tüm çıplaklığıyla, Selma Aliye boğazına kadar iliklediği siyah gömleğiyle karşımda otursunlar. Uzun uzun konuşalım bu gizli mevzuları. Aliye viski içmek istemiycek en başta muhtemelen; bi şekilde halletçez artık onu da.


Eller taşların altına
Uy çok cesurum!

6 Nisan 2010 Salı

G*tten ünler!

Herkes stil sahibi, herkes blogger, herkes party monster, herkes sosyal canavar iken nasıl farklılaşmalıyız sorusuna cevap aramaktayım gördüğüm kötü bloglardan, moda dergisinden araklanmış atmıklardan sonra.

Strateji zor mesele. Strateji oluşturulsa dahi; yönetmek zor bu kere. Canlarım bu denli freak olcağınıza bırakın habitatınız kendiliğinden oluşsun. Doğa olun, doğal olun. Turist ancak böyle çekilir canlarım.


Ay çok bok yedin, adres ver sansasyon olsun diyenlere bi cup kaka ikram edebilirim. Hiç madiclaralığım da yoktur, sonunu biliyoruz onun da.

Ağzınızın payı!

4 Nisan 2010 Pazar

Sek/si

Pazarlar çok sıkıcıdır. Hiçbişi sizi heycanlandıramaz, tatil edilir. Ama ben bu pazar heycanlanmaya karar verdim, pornografi bana yardımcı olabilir.


Belime kuvvet
Seksi


Seksi demişken:

1 Nisan 2010 Perşembe

THAT'S NOT ME!

kendinden beyaz atlı prens..:
insanlar seninle konuşmaya çalıştığında onlara cewap ver hatta sende sorular sor ama neden bu kadar salak olduğuna dair sorular değil hayata dari sohbet baabında
efendime söyliyim konuşurkende suratlarına bak

kendinden beyaz atlı prens..:
çok sert ve delici bakıyorsun my love

CANIMKENDİM:
daha sevecen mi bakmalıyım

kendinden beyaz atlı prens..:
ahaha işte buna ben şimdi gülerim
güldüm
sen sewecen bakamazsın
sadece bakıyomuş gibi yapabilirsin


Aslında ben böyle biriyim galiba. Ben bana böyle gelmesem de, objektif canım gözüm'e inandım. Bu da bana bana vize verecek kişi sayısında ciddi bi düşüşe sebep oluyo olmalı.

Ucuz teşbih sahibi
İyi geceler, *iksin sizi yedi cüceler

Hande Patlattı!

Image and video hosting by TinyPic


Öğlene doğru albüm dağıtıldı müzik marketlere DEĞERLİLER'im! Diskografisindeki 10. projesi bu. Sene başına bir proje demek oluyo bu da. Bu kez hiç çalışmadığı Sinan Akçıl'ı yeğledi. Sinan o kadar projedeki Yasak Aşk'ın remiksine vokaliyle eşlik ediyo.

Gelelim albümdeki şarkılara:

1-Yasak Aşk (Ki bu albüm çıkmadan sızan üç şarkıdan biriydi. Ki benim de 1252 tekrarla en çok dinlediğim şarkı. Açıkçası şarkı ne anlatıyo anlamadım. Sinan, Hande'ye yakışsın diye uyuşturucu alıp yazmış gibi geldi bana.)

2-Bodrum (Ki bu bakkal Hande. Gio yazsa bu blogu BOMBASTIC derdi. Demet'i *ikinde sallayabilceğini rahatça anlayabilirsiniz bu şarkıda. Baya vurdu beni. Kalçalarım durmuyo yerinde.)

3-Çöp (Ki bu biraz slow falan. Oldum olası Hande slowlarını sevmem. Sırf beni üç bahar önce sahneye dans etmeye çağırdı diye dinliyorum. Hatır meselesi. Camel etkisi yazıyo bi forumda, Hande'nin slow patlatamamasının nedenine. Çok sevgiliye armağan edilir yalnız, bence kliplencek de.)

4-Sopa (Ki bu da sızan şarkılardan bir diğeri. Bu da sizi keyiflendircek, tempo tutturcak. 800 tekrarla dinlediğim bu şarkı ikinci, birincil favorim. Albüm çıkmadan bize dağıtılan versiyonda Ziynet Sali Nanananana demiyodu. Artık diyo. Hem kliplencekmiş de.)

5-Bi Giden Mi Var? (Ki bu en az dinlediğim şarkı aşağı yukarı dört saattir dinliyorum albümü. Bi olmamışlık, tamamlanmamışlık var gibi. Hayırlıysa beri, hayırsızsa geri diyebilcem ben sadece. Yalnız ben böyle şarkıları sonra sonra seviyorum, onu da söyliyim.)

6-Kal Kal (Ki bu da son sızan şarkı. Kemal'in arkadaşlarından birinin sabah beni arayıp, bu iki şarkıyı kim sızdırdı bulmalıyız canım dediği şarkılardan biri. 780 tekrarla Sopa'ya rakip.)

Image and video hosting by TinyPic

Ay sıkıldım. Kalanını siz dinleyin.
PÖF de bakıyım!

30 Mart 2010 Salı

Fındık Kadar

Şu kızların benden bir yaş büyük olmalarını gerçekten kaldıramıyorum. Ne ara bu kadar bilinçlenip celebrity olabiliyolar? Bunlara akıl verenler, bizden neden bu kadar uzaktalar? Benim 1984'lü olup hala bakire olan kız arkadaşlarım var. Bunlar ne ara dünya kadar malları olcaklarına, fındık kadar *mlarının olmasının yeterli olabilceğini anlıyolar? Benim kızlarım mı aptal, bunlar mı çok zeki kafamı gerçekten kurcalıyo.

1- Image and video hosting by TinyPic

2- Image and video hosting by TinyPic

3- Image and video hosting by TinyPic

Do you believe in miracles?
Sönük kız arkadaş sahibi blogger

Öl-diril-mek

Zorlansam da burdayım. Gelirken boğulcak gibi oldum. Hastanedeki odamda bir buçuk saat kadar gözyaşı döktüm masamın üstüne. Beklentileri düşük olsa da iyi niyet dereceleri yüksek iş arkadaşlarım var allahtan. Melankoliyle boğuşurken yazmayı sevmiyorum. O yüzden size bi şarkı verip gitçem DEĞERLİLER'im.

Alın bakalım:

Bülent ORTAÇGİL-Değirmenler



Antidepresan başlayıcısı memur
Öpmiycem, göz yaşım bulaşmasın. Uzaktan ba-bay!

29 Mart 2010 Pazartesi

No more Love

Gerçekten no more Love artık. Love Dance Point ama. Fazla eğlenceden işe gitmedim; öyle diyim ben size. Şu an size bunları işten yazmam gerekirken, dönüş yolunun Ankara ayağından yazıyorum. Çok slutty biliyorum; ayrılmak zor takdir edersiniz. Ayrıldığınız şehir İstanbul ise daha da zor. Daha iyi bi yere gitme ihtimaliniz yok gibi çünkü. Neyse aslında şunun için online ediyorum bu yazımı; şu an çok yorgunum daha sonra anlatçam, demek için.


Uyyorum ben DEĞERLİLER'im

Gözleri mahmur yolcu
Muah!

27 Mart 2010 Cumartesi

From Bey to Gay!

Geldim, geldim endişeye gerek yok! Alkol komasına girip ölmemi istiycek kadar az sevilmiyorum allahtan.

Merak ediyosunuz di mi gay bar maceramı? Ayşe Özyılmazel tadında yazmıycam gördüklerimi. İnanılmaz yakışıklı çocuklar benimle ilgilenmediler, sadece birbirlerine baktılar demiycem o yüzden.


O zaman başlayalım...
Önce Küçük Beyoğlu diye bişiyle başladık geceye. Canım arkadaşım E. hiç üşenmeden ordan oraya taşıdı beni. Burdan ona sonsuz teşekkür, demet demet-buket buket. Tabi DEĞERLİLER'im ne kadar içtin oraya gidene kadar ne içtin diye sormaca yok, bunu hak etmiyorum. Bilirsiniz benim gibiler ağzına damla alkol koymaz.(Gülen götlerinizi yerim) Küçük Beyoğlu'nda Ankara'dan canım buddyimle buluştuk, ki kendisi yüzüne bakılamayacak kadar hoş bi çocuktur. Bekarsanız bana ulaşın! Canım buddyim, canım E.'m, canım M'm ile Sugar'a gittik. Burası gay cafe DEĞERLİLER'im. İçerisi hıncahınçtı. Güzel kızlar buraya gitmemeli bence. Hayal kırıklıkları adetten kesilmelerine sebep olabilir. Cidden taş gibi beyler var. Çok da davetkar hepsi, gayler böyle. En güzel cicilerini giymişler, tatlım diyolar hep. Tatlı olduğunuzdan diil, onlar tatlı olduklarından. Bi çeşit transformasyon yani!

Burda da zıkkımlandıktan sonra Love'a geçtik. Asıl olay burda bence. Delice Boys diye bişi vardı. Aslında çok bakamadım utandım kendi erkekliğimden. Bunlar erkekse dedim ben neyim tanrım dedim. Benim egom balondu, söndü anlıycağınız. Bu kadar vücut çalışılır mı arkadaşlar, kendinize gelin dedim içimden. Elimden düşürmediğim enerji dolu votka bardağımla gece boyu gezindim. Sırf size bunları yazıyım diye.. (İnanmadınız biliyorum!) Bi ara içkim bittiğinde bara gidip bu Delice Oğlanlar'dan birinin bacak arasından votka aldığımı hatırlıyorum. O ara nerde olduğumu gerçekten anladım. Bi erkeğin bacaklarının arasından votka aldığım bi kulüpteydim. Çok grunge bi geceydi, sahiden.

Bana gelince, ben yine stil ikonuydum bence. Papyonum, ceketim, taytım, eve gelince ortadan iki yana çekilerek açıldığını sanarak yırttığım yeleğimle efsaneydim diyebilirim. Herkes bana imrendi.


Bu gece de bir diğer gay barı dolaşçam, Tek Yön. Onları da yarın dönüş yolunda online ederim. Sabırsızlanın!


Şu da bu sabahın şarkısı:
Safiye Elizi Pek İster- Bu hissiyatla baş edemiycam!



XOXO
Gay Bar Boy

26 Mart 2010 Cuma

Menopoz teyze masalları.

Dün bişi yazamadım, afedersiniz. Yoldaydım, gözleriniz beni aradı, her üç dakikada bi refresh ettiniz blog sayfamı. Özür dilerim DEĞERLİLER! İstanbul'a geldim, yolculuktu şuydu buydu derken ı-ıh vakit bulamadım.

Bugün de bişi yazabilceğimi sanmıyorum, önceden haber veriyim dedim. Sonra telefonlarım susmuyo; neme lazım! Ama yarın çok cici şeyler yazcağımdan emin olabilirsiniz!

Her 30-40 yaş arası, yüksek tirajı olduğu bangırdatılan gazetelerde, iki karışlık köşe kapan tüm çirkin, iletişim fakültesi mezunu, motor karılar gibi davrancam bugün. Gay bara gitçem. Deneyimlerimi yazcam.

Hang on DEĞERLİLERİM, hang on!

Gay bar demişken:
Hande Yener-Acele Etme



İyi sabahlar mu.co.uk

24 Mart 2010 Çarşamba

Tahsin!

Bu bölümde Tahsin'in ne *oktan bi espri anlayışı varmış onu da gördük.

Uvertür:Sen benim kahramanım gibisin
Tahsin:Benden ancak çizgi film kahramanı olur.

Karıyı da götürdüğün gözümden kaçmadı, çapkın. Şimdi de bi yalandan, has*iktir naptım lan ben sarhoşlukla? Karıyla halvet olmuşuz:S triplerindesin. Hiç hoş değil, keltoşum.

Öyleyse ben de sarhoş olup dayanıyım Murat Boz'un kapısına. Sabah da ağrılardan anlarım artık gece nolduğunu. Sarhoştum yani, bile isteye yapmam der kendimi teselli ederim. Hem şanslısın lan! Ezik Fikret de arıyo seni, telefonda bi karı yatakta bi karı. Sakarya'ya fazla Tahsin. Kendine gel!


Bulldog Hayriye!

Image and video hosting by TinyPic


Bu kadın histerinin diğer adı. Hele bi de başına bişiyler sarması yok mu, ayaklı türbe. Sıkça izlediğimi belli ettim sanırım. Havama hava katıyo ondan izliyorum DEĞERLİLER!

Hırlama *mına koduğumun Hayriyesi!

Hayriye bak Zeki Müren sana altın dişli diyo. Ay bi altın dişe vermiyceğin yoktur valla, materyalist bulldog! Hediyem olsun kız:

Basın tuşlara!

Basın tuşlara-basın. Birinci yapın bunu!
Semra Kaynana

Julie kadar umutsuzum başlangıç için. Dördüncü aya doğru bi atak bekliyorum, blogumun popüleritesinin kıtaları aşması için.

Julie&Julia'yı izleyin muhakkak

Hande'nin Yeniden Doğuşu

Radyolarda yayınlandığına göre ben de burdan paylaşabilirim. Emeğe saygım sonsuzdur Hande bilirsin ;)





Şimdi sen gidersen çok suçlu bir yürek,
Ayıptan kurtulur o zaman.
Zarardan dönersen çok karlısın demek;
Zayıftan güçlüsün o zaman!
Haklı olan haklı kalsın.
Bırakalım haklı kalsın.
Üzülemem onun yerine!

Bana mı yasak aşkın?!
Suçlu bu kelime!
Ben dönüyorum kendi bedenime, sen vasat birine
Sana da bana da çok zor =_=
Bana da sana da çok zor =_=

23 Mart 2010 Salı

Carrier, the best Carrier!

Sıkça okuduğunuz üz're (Evet buna inandım nolmuş? İki satır umut dolsa içim olmaz mı?)
sıkı bir Bradshaw hayranıyım. En sıkı Carrier diilim belki; ama en samimisiyim diyebilirim. Keza birazdan anlıycaksınız.

Bu girizgahtan sonra bu yazıyı canım E. ile ayrı ayrı bloglarda, ayrı ayrı parmaklarla döktürdüğümüzü de belirtiyim. Elbette benimki daha göz alıcı, iç gıcıklayıcı, şahane falan olcak ona ne şüphe! Bu noktada şampiyon belli, ikinci kim bile diyebilirim!

Girişte bahsetmem gerekeni gelişmede bahsedio olmam da ne salakça. E, CANIMKENDİM neden bahsetçen bu saçmasyonunda dediniz duydum. Carrie ile ortak noktalarımızdan bahsetçem. Allahtan Carrie'nin bundan haberi olmıycak yoksa en değersiz Manolo Blahniklerinden biriyle beynime beynime girişirdi.

Gelelim benzerliklere (Ahahahah);
-Alışveriş tutkunuyum. Ki o olsa I'm a real shopaholic derdi. Ha o bi Manolosuna 1000 Avro verir, benim üst limitim Calvin Klein ayakkabılarım olur en fazla o ayrı. Ona bakma! Herkes gönlünün ekmeğini yer

-Benim de üç kızdan oluşan, ben hariç samimi bi girlbandim var. Aslında üçten fazla da maksat dibine kadar benzemek diye kalanları saymadım. Affedin! LOL.

-İlişkiler hususunda oldukça obsesifiz ikimiz de. What ultimately defines a relationship is another relationship dediğine bakmayın, ne acılar çekti bi ben bilirim. Ben de öyle Mr. Big'imiz oldu bizim de yani.

-Para konusunda inanılmaz müsrifizdir ikimiz de. Yanyana gelsek bi cosmopolitana 50 dolar veririz. I need money. You know money. I need to know what you know about money diyoruz anlıycanız.

-En önemlisi cumartesi geceleri bence. Tamamen Carrie'yim cumartesi geceleri. Giyin, saçlarını yap, güzel kokular sık, arkadaşları ara, dışarı çık, dağıt. If you are single there is always one thing you should take out with you on a Saturday night... your friends. E tabi eşsiz olduğumuz cumartesi geceleri bacım afedersin.


Aslında ciddi bi eleştri aldım, yazılarımın gereğinden fazla uzun olduğuna dair ama yine kısalmadı bunlar. Sorry!

Susup sözü kardeş bloga bırakıyorum. Söz sende E. www.bircanaksogukyulaflapasi.blogspot.com

21 Mart 2010 Pazar

Ben de Handeyle ilgili bişiler yazmazsam tabi ki de ayıp olur. Çok ayıp olur hatta! Başlayalım dilerseniz DEĞERLİLER'im.











Şimdi Hande Yener güzel bi kadın bi kere her şeyden önce. Bunu kabul ediyosan oku. Yoksa çek git resti çekerim bilesiniz. %10'unuzun bunu kabul ettiğinizi varsayyorum ve üç kişilik bu güruhu çöpe gönderiyorum (Yüzde onu üç eden denklemin diğer ucundaki sayıyı tahmin eden DEĞERLİ'me bisiklet armağanım var.)
Konserlerinin büyük bi kısmında bulundum; en azından İç Anadolu'dakilerin. Oldukça eğlendiğimi de söylemeliyim. En çok bacaklarını beğeniyorum ben Hande'nin, cidden güzeller!
 
 Anatomiyi bi kenara bırakarak diskografiye çuf çufluyoruz! En eski Hande'ye hiç dokunmıycam ovuşturmayın ellerinizi. Ben Apayrı'yı bilir, Apayrı' yı söylerim. Ne Hipnoz ne Hayrola çok umrumda olmadılar. .m biti gibi onlar bence; hadi istenmeyen tüy olsun DEĞERLİ'm seni kırcak değilim. Hamal Doğulu'yu da hiç yermedim. Ay hep bu oğlan yüzünden bu kız bu halde, demedim mesela. Hipnoz ile durakladı, Hayrola ile geriledi, dağılmadan Sopa geliyo allahtan; nisanın hemen başında. Sopa'yı kendi Apayrı'm olarak değerlendirebileceğim birkaç ipucu var. En önemlisi şu:
 
http://www.youtube.com/watch?v=VwDikF541Fw&feature=player_embedded
 
Pazar sabahı Nutella'dan sonra gelebilcek en 'umutlu' şey bu olurdu. Akçıl yiğidinin elleri dert görmez inşallah. Hande'ye çok bişi diyemiycem; dencek bişi yok olağanüstüsün tatlım zırvalarına girmekten korktuğumdan değil, istersem alasını yaparım (H), o birazdan burdan kendi cevap vercek sizlere de ondan. (Psikaytrist DEĞERLİ'lere büyük görev düşüyo bu cümlem ertesinde LOL)

Neyse ya sıkıldım hadi okuyun.
Hande'nin çantacılığında bile gözü olan ezik fan

20 Mart 2010 Cumartesi

Arka Koltuklardağağa Neğler Oluyor?

Ta en başında huzursuzlanmıştım. Bi sürü ilginç şey olmamaış mıydı, gitme demiyo muydun Tanrı gizli gizli? Ama yok, eğlence her şey ya gidilcekti. 15 dakikada beyazlara büründüm, saçlarımı düzleştirdim M.'yi aradım. Şarkı söylediği yere gittim, 23 dakika söylediği şarkıları dinledim, sekizinci sınıf bi pastanede, türbanlı ergen kızları eğlendiriyodu. Sanat aşkı diye geçirdim içimden...

 Programı bitti, patronu eğlenmeye götürcekti bizi. Öne oturunca hissettim başımıza kötü bişi gelceğini. Sağlıklı sürücülere göre fazla hızlı gidiyoduk. Panik atak ben yukardaki şeyden tutunuyo, ayaklarımı birbirine sürtüyo, yol bitsin diye dua ediyodum. Allahtan bitti, neyse dedim dönerken arkaya oturrum, kurtardık götü! Patron da patron yani, tam pavyon patronu. Bizimle uzaktan yakından ilgisi olmayan, ki biliyosunz ben küçük bi Carrie Bradshaw'um, M.'yi de küçük Amr Diab varsayarsak şöförümüz-patronumuz en fazla küçük YAŞAYAN ÖLÜ olabilirdi; o derece, patron bizi ordan oraya gezdirmekle görevli sanarken meğer o da bizimle iççekmiş. Aman allahımdı yani!

Türk Gecesiydi, ırmak kenarıydı, dansözdü, fasıldı, Japondu derken geceyi baya etmiştik. Program da bitmek üz'reydi, e daha iki kadeh şarap içilmişti böyle bitmemeliydi. Hemen yeni plam, heMMen. Yeni plan hazır. Eve var, rakı iç, yeni arkadaşlar tanı, içki bitsin. İçki alınmaya çıkılsın. Buraları kısa geçiyorum neden? Asıl vurucu hadiseye siz DEĞERLİLER'i hazırlıyorum, sizi tüketmiyorum ki bıraktığım etki daim olsun. Vurul ey halkım ki unutma beni hesabı anadın mı!


Açık tek bi yer yok tabi. O zaman yol kenarında izbe, hayatta en son bulunabilceğimden emin olduğun bi yere girerdik bizde. Her şey o kadar ilginçti ki, hani rüya gibi sabah arkadaşına havuç tarlasından şeker pancarı toplarken elma ordusunun komutanı bana oral seks yaptı rüyası anlatmak gibiydi. Kovboy şapkaları, biralar, orta yaşlı Japon *mına düşmeye çalışan dört Türk *iki, piyanist şantör... Ohof yani! Burası da bitti, arabaya bincez eve dönce sabah namazında evde olmalıyız because!

Şimdi derin nefesler alınsın! Buraya kadar hep kalemden kan damlattım, sırada TRUE BLOOD var. Bindik arkaya. Kafalar 78X456 yani. M. dedim sağsalim eve varır mıyız, inşallah ama sanmam dedi. Hissettik yani. Şahaneyiz! Yavaş git'ti, abi direksiyonu tut'tu, önüne baktı derkeeeeen bi levha hatırlıyorum, sağa sola savrulduğumu hatırlıyorum. Svarulduk bitti. Öldüm sandım önce, ki bu hep sanılan şey sanırım. Bi de hep şey gelirdi aklıma, böyle bi kaza durumunda nasıl çığlık atarım? Buna o kadar yoğunlaşmışım ki o sırada, attığım çığlığın da biçimini kaçırdım. Nefes alma hızım artmıştı, böyle bi daralma hissettim. M.'nin çık arabadan CANIMKENDİM, benzin akıtıyo demesiyle bacağımı patlak camdan kalan son halimi de kullanarak attım dışarı.

Ay canım yandı, ressssmen travmaydı, yerde yatan adamlar gördüm zırvalarına girmiycem. Reytinge sürdürmem o güzel elcikler'nizi. Şimdi bitti her şey, allahtan kafalarımız güzeldi de sabah kalktığımda S.'ye telefon edip böğürerek ağlamak yerine, Efsane oldum kızım diyebildim.


Kafanız iyi araba kullanın bence!
Dear Precious Arka Koltuk Oturanı

19 Mart 2010 Cuma

Martla köpüren abazan hissiyatlar!

Değerlilerim [Carrie Bradshaw kadar kreatif olamadığımdan takipçilerime DEĞERLİLERİM demeyi uygun buldum, sormayın a CANIMKENDİM (bu da ben oluyorum as usual) bu değerlilerim de ne demek diye. Çok Esra-Ceyda kardeşler tadında biliyorum; ama hem bunu hem onları sonsuz derecede canciş buluyorum.]

Bu sabahki monoloğum geldi bahar ayları, gevşedi büZZük yayları önermesi üzer'ne. Ne bu efendim demeyin! Beni okurken dahi mastürbasyon yapıyo olabilme ihtimaliniz oldukça yüksek. Ne de olsa libidosu yüksek yazılar yazıyorum di mi ama! =0 Şaşırdı mı ne bu CANIMKENDİM demeyin hiç DEĞERLİLERİM. Bana olan size de oluyo biliyorum. Siz de azdınız, kediler azmış da ben azmışım çok mu dediniz. Hatta DEĞERLİM S. an itibariyle girdiğim attırığımın önericisi.

Şöyle ki:

CANIMKENDİM:



bi girdi konusu belirle


yazıyım


semiramispekkan@yahoo.com: (Ekleyen de olur artık. Malum aylardan mart =)


hmmm
mart ve abazalık



CANIMKENDİM:


aa cici
bi konu




İşte bu haseble bu önemli yaraya parmak atılmalı diye düşündüm. Parmak atarsak kusarız, kusarsak zayıflarız de mi DEĞERLİLER! (Ki benim zamanında pamuk yutarak zayıflamaya çalışmışlığım da var, ay ne iyi oldu bak bu da başka bir attırma konusu.) Neyse konuya döncem heMMen!

Benim baharla gelen libido pöşkürmesi sebebi önermelerim şunlar:
Hava griden maviye dönüyo ve mavi griden çok daha seksi bi renk. Seksi gökyüzü çağrıyo aslında. Hazırsın diyo bizlere.
Hava ısınınca badem ağaçları çiçek açıyo. Beyaz da mutluluğun rengi, soluk dal renginden daha uyarıcı. Günaydın sevgilim ne güzel bi gün değil mi, kahvaltıdan önce biraz daha sevişelim mi dedirtçek kadar heyecan uyandırıcı bu.
Etraf yeşilleniyo. Outdoor seks yapmak için şartlar olgunlaşmaya başlıyo, sazlıklar kocaman olcak ki otoban kenarlarında zivzivleşirken yarım yarım görüncek beyaz popolar. E bak bu da heycan verici. Beni okuyup çevre yolunda sazlık aramaya çıkçak 3 kişi bulabilirim grubu kurabilirim yani. Ama DEĞERLİLER biraz erken, hem sazlık da yok öyle çok, sazlıklardan havalanmayın. Az daha sabır!

Önermelerim bunlar gelen bahar ayları gevşeyen gönül+büzük yaylarıyla ilgili. Tabi ben amatör bi bahar karşılayıcısıyım, uzmanlar ne diyo bilemem!

Good morning and have a nice day.
CANIMKENDİM Suda

18 Mart 2010 Perşembe

Gece bitmeden, değerli E.' nin de isteğiyle son bir girdi yapalım istiyorum. Girdi konumuz Halit Ziya Uşaklıgil'in ölümsüz eseri...

Ben bu çeşit dizilerde hep biraz daha geridekilerin psikolojilerini merak ederim, hani olur a senarist bu geridekilerin hallerine dönse ne olurdu? Bülent mesela. Ablasının gölgesinde yaşamıyo mu sizce de biraz! Hem bi de Behlül baskınlığı, Behlül'ü rol model alma çabaları. Onun parfümünü sıkma, t-shirtünü giyme, saçlarını onun gibi kestirme falan. Daha ağır şeyler yaşadığından eminim, fazla gölgeli-palmiye altı bi hayat gibi duruyo. Gölgede güneşlenirken bronzlaşma çabası gibi geliyo bana bu haller. Bülent başarısız, sosyal fobik, internet bağımlısı olan, mutsuzluğu garantilemiş, bastırılmış şiddeti hoşgörüyle harmanlaması öğretilmiş bayağı bi çocuğa dönüşürse benim için heyecan o zaman başlar. Boşverin Bihter'i, Firdevs'i, Behlül'ü. Gayet açık değil mi her şey! Peyker bile duştan akmayan pudrayla çıkıyo. Peyker yani. Olmadı ki Peykerim!


Bülent'in olası feveranı ve vereceği tepkileri de sıralamak istiyorum, yüksek müsadelerinizle:

-Bihter, Firdevs Hanım! Hayat Ferre defilesi değil, sabah akşam kokonaizm. Yeter daha önemli şeyler var bu hayatta!
-Baba, bu ay 850 gb film indirdim. Torrentin *mına koydum valla biliyon mu! Bana 3 yeni laptop siparişi daha ver, hadi ben odaya kaçtım baboli.
-Behlül la, çapkınlığa çıkak mı? Çevren karı kız dolu. Sen rica etsen benle yatarlar. Ben kimseye diyemiyom, canım çekiyo o işi diye. Bi yardım et be Behlülüm, dalyanım.



P.S: Tüm bu ihtimallerden daha uzak bi ihtimal de gay olması tabi. O zaman şanslı olurdu yalnız. Eğreti gelinlik yapçak ondan fazla arkadaş tanıyorum. Büyütür, besler, koynuna da alır valla. Ha Ziyagil Korusu gibi büyütemezler ama iki plaza mlaza göstercek kadar imkanlıdır arkadaşlarımız, çok şükür. I've got friends in high places olayı yani.



E.'ciğim senin içindi. Oku da şenel acık.

Über Haberler/1

     Ummanistan'daki 500 besili inek, Türk bir işadamınca uzaya ithal edilmek üzere Şevval-3 isimli uzay mekiğine bindirildiler.
     Uzay mekiği Artvönli işadamının doğduğu ilçe olan Şovşot'tan kaldırılmak üzere 08.10.2009 tarihinde uçakla Yananistan'dan, Şovşot Belediye Başkanlığı'nın üç yıllığına kiralayarak şehirler arası otobüs terminali olarak tasarlanan lakin sonrasında belediye başkanlığı ve valilik arasında çıkan anlaşmazlık sonrasında yapımı durduralan geniş araziye indirildi. Oldukça heyecanlı olduğu gözlenen iş adamı, gazetecilerin ithalatla ilgili sorduğu sorulara iki lafı bir araya getiremediğinden cevap veremedi. Hemşehrisinin zor durumda olduğunu gören Belediye Başkanı, 'Bu ithalat ciddi bir ataktır, yeni yatrıcımcılara ışık tutacağından, dünyada ilk kez bizim ülkemizce uygulandığından, ciddi bir ekonomik gelir kaynağı olarak görüldüğünden ötürü mutluluk ve gurur duyduklarını' belirtti.


Multiple Personality Disorder Haber Ajansı

Hasta Ihlamur N'apsın, Ona Kim Baksın?

Biraz boğazım ağrıyo iki gündür. Az evvel odamı temizlemey G. abla geldi. Niyin vağar, CANIMKENDİM bey, nuğuldu dedi. Bilmem ki fazla sigaradan herhalde dedim. Allah şifasını virsin guzum, Şivki abine di de sağa ıhlamır neyim virsin dedi. A iyi fikir dedim, zile bastım Şivki abi geldi. Abi dedim, ıhlamır getirsene bana. Hocam ıhlamırımız iyi değel dedi. Ihlamur da ben gibi iyi değilmiş anlaşılan. Sonra hastalıklıca şeyi düşündüm elbette ıhlamur, boğaz ağrısına iyi geliyo. Peki iyi olmayan, hasta bir ıhlamura ne iyi gelirdi? Bi süre düşündüm, sonra hep yaptığımı yapıp delirmemek için şarkı söyleyip unuttum

Ve işte geldim.

Israrlara dayanamazsan olacağı bu canım kendim. Zamanında da oluştur dediler de noldu, yapamam dedin, teknoşey değilim dedin, kendinden yedin. Bak oluyomuş sevgili kendim.



Iskalamaya başlamak üzereyim. Hazırlanın!