30 Mart 2010 Salı

Fındık Kadar

Şu kızların benden bir yaş büyük olmalarını gerçekten kaldıramıyorum. Ne ara bu kadar bilinçlenip celebrity olabiliyolar? Bunlara akıl verenler, bizden neden bu kadar uzaktalar? Benim 1984'lü olup hala bakire olan kız arkadaşlarım var. Bunlar ne ara dünya kadar malları olcaklarına, fındık kadar *mlarının olmasının yeterli olabilceğini anlıyolar? Benim kızlarım mı aptal, bunlar mı çok zeki kafamı gerçekten kurcalıyo.

1- Image and video hosting by TinyPic

2- Image and video hosting by TinyPic

3- Image and video hosting by TinyPic

Do you believe in miracles?
Sönük kız arkadaş sahibi blogger

Öl-diril-mek

Zorlansam da burdayım. Gelirken boğulcak gibi oldum. Hastanedeki odamda bir buçuk saat kadar gözyaşı döktüm masamın üstüne. Beklentileri düşük olsa da iyi niyet dereceleri yüksek iş arkadaşlarım var allahtan. Melankoliyle boğuşurken yazmayı sevmiyorum. O yüzden size bi şarkı verip gitçem DEĞERLİLER'im.

Alın bakalım:

Bülent ORTAÇGİL-Değirmenler



Antidepresan başlayıcısı memur
Öpmiycem, göz yaşım bulaşmasın. Uzaktan ba-bay!

29 Mart 2010 Pazartesi

No more Love

Gerçekten no more Love artık. Love Dance Point ama. Fazla eğlenceden işe gitmedim; öyle diyim ben size. Şu an size bunları işten yazmam gerekirken, dönüş yolunun Ankara ayağından yazıyorum. Çok slutty biliyorum; ayrılmak zor takdir edersiniz. Ayrıldığınız şehir İstanbul ise daha da zor. Daha iyi bi yere gitme ihtimaliniz yok gibi çünkü. Neyse aslında şunun için online ediyorum bu yazımı; şu an çok yorgunum daha sonra anlatçam, demek için.


Uyyorum ben DEĞERLİLER'im

Gözleri mahmur yolcu
Muah!

27 Mart 2010 Cumartesi

From Bey to Gay!

Geldim, geldim endişeye gerek yok! Alkol komasına girip ölmemi istiycek kadar az sevilmiyorum allahtan.

Merak ediyosunuz di mi gay bar maceramı? Ayşe Özyılmazel tadında yazmıycam gördüklerimi. İnanılmaz yakışıklı çocuklar benimle ilgilenmediler, sadece birbirlerine baktılar demiycem o yüzden.


O zaman başlayalım...
Önce Küçük Beyoğlu diye bişiyle başladık geceye. Canım arkadaşım E. hiç üşenmeden ordan oraya taşıdı beni. Burdan ona sonsuz teşekkür, demet demet-buket buket. Tabi DEĞERLİLER'im ne kadar içtin oraya gidene kadar ne içtin diye sormaca yok, bunu hak etmiyorum. Bilirsiniz benim gibiler ağzına damla alkol koymaz.(Gülen götlerinizi yerim) Küçük Beyoğlu'nda Ankara'dan canım buddyimle buluştuk, ki kendisi yüzüne bakılamayacak kadar hoş bi çocuktur. Bekarsanız bana ulaşın! Canım buddyim, canım E.'m, canım M'm ile Sugar'a gittik. Burası gay cafe DEĞERLİLER'im. İçerisi hıncahınçtı. Güzel kızlar buraya gitmemeli bence. Hayal kırıklıkları adetten kesilmelerine sebep olabilir. Cidden taş gibi beyler var. Çok da davetkar hepsi, gayler böyle. En güzel cicilerini giymişler, tatlım diyolar hep. Tatlı olduğunuzdan diil, onlar tatlı olduklarından. Bi çeşit transformasyon yani!

Burda da zıkkımlandıktan sonra Love'a geçtik. Asıl olay burda bence. Delice Boys diye bişi vardı. Aslında çok bakamadım utandım kendi erkekliğimden. Bunlar erkekse dedim ben neyim tanrım dedim. Benim egom balondu, söndü anlıycağınız. Bu kadar vücut çalışılır mı arkadaşlar, kendinize gelin dedim içimden. Elimden düşürmediğim enerji dolu votka bardağımla gece boyu gezindim. Sırf size bunları yazıyım diye.. (İnanmadınız biliyorum!) Bi ara içkim bittiğinde bara gidip bu Delice Oğlanlar'dan birinin bacak arasından votka aldığımı hatırlıyorum. O ara nerde olduğumu gerçekten anladım. Bi erkeğin bacaklarının arasından votka aldığım bi kulüpteydim. Çok grunge bi geceydi, sahiden.

Bana gelince, ben yine stil ikonuydum bence. Papyonum, ceketim, taytım, eve gelince ortadan iki yana çekilerek açıldığını sanarak yırttığım yeleğimle efsaneydim diyebilirim. Herkes bana imrendi.


Bu gece de bir diğer gay barı dolaşçam, Tek Yön. Onları da yarın dönüş yolunda online ederim. Sabırsızlanın!


Şu da bu sabahın şarkısı:
Safiye Elizi Pek İster- Bu hissiyatla baş edemiycam!



XOXO
Gay Bar Boy

26 Mart 2010 Cuma

Menopoz teyze masalları.

Dün bişi yazamadım, afedersiniz. Yoldaydım, gözleriniz beni aradı, her üç dakikada bi refresh ettiniz blog sayfamı. Özür dilerim DEĞERLİLER! İstanbul'a geldim, yolculuktu şuydu buydu derken ı-ıh vakit bulamadım.

Bugün de bişi yazabilceğimi sanmıyorum, önceden haber veriyim dedim. Sonra telefonlarım susmuyo; neme lazım! Ama yarın çok cici şeyler yazcağımdan emin olabilirsiniz!

Her 30-40 yaş arası, yüksek tirajı olduğu bangırdatılan gazetelerde, iki karışlık köşe kapan tüm çirkin, iletişim fakültesi mezunu, motor karılar gibi davrancam bugün. Gay bara gitçem. Deneyimlerimi yazcam.

Hang on DEĞERLİLERİM, hang on!

Gay bar demişken:
Hande Yener-Acele Etme



İyi sabahlar mu.co.uk

24 Mart 2010 Çarşamba

Tahsin!

Bu bölümde Tahsin'in ne *oktan bi espri anlayışı varmış onu da gördük.

Uvertür:Sen benim kahramanım gibisin
Tahsin:Benden ancak çizgi film kahramanı olur.

Karıyı da götürdüğün gözümden kaçmadı, çapkın. Şimdi de bi yalandan, has*iktir naptım lan ben sarhoşlukla? Karıyla halvet olmuşuz:S triplerindesin. Hiç hoş değil, keltoşum.

Öyleyse ben de sarhoş olup dayanıyım Murat Boz'un kapısına. Sabah da ağrılardan anlarım artık gece nolduğunu. Sarhoştum yani, bile isteye yapmam der kendimi teselli ederim. Hem şanslısın lan! Ezik Fikret de arıyo seni, telefonda bi karı yatakta bi karı. Sakarya'ya fazla Tahsin. Kendine gel!


Bulldog Hayriye!

Image and video hosting by TinyPic


Bu kadın histerinin diğer adı. Hele bi de başına bişiyler sarması yok mu, ayaklı türbe. Sıkça izlediğimi belli ettim sanırım. Havama hava katıyo ondan izliyorum DEĞERLİLER!

Hırlama *mına koduğumun Hayriyesi!

Hayriye bak Zeki Müren sana altın dişli diyo. Ay bi altın dişe vermiyceğin yoktur valla, materyalist bulldog! Hediyem olsun kız:

Basın tuşlara!

Basın tuşlara-basın. Birinci yapın bunu!
Semra Kaynana

Julie kadar umutsuzum başlangıç için. Dördüncü aya doğru bi atak bekliyorum, blogumun popüleritesinin kıtaları aşması için.

Julie&Julia'yı izleyin muhakkak

Hande'nin Yeniden Doğuşu

Radyolarda yayınlandığına göre ben de burdan paylaşabilirim. Emeğe saygım sonsuzdur Hande bilirsin ;)





Şimdi sen gidersen çok suçlu bir yürek,
Ayıptan kurtulur o zaman.
Zarardan dönersen çok karlısın demek;
Zayıftan güçlüsün o zaman!
Haklı olan haklı kalsın.
Bırakalım haklı kalsın.
Üzülemem onun yerine!

Bana mı yasak aşkın?!
Suçlu bu kelime!
Ben dönüyorum kendi bedenime, sen vasat birine
Sana da bana da çok zor =_=
Bana da sana da çok zor =_=

23 Mart 2010 Salı

Carrier, the best Carrier!

Sıkça okuduğunuz üz're (Evet buna inandım nolmuş? İki satır umut dolsa içim olmaz mı?)
sıkı bir Bradshaw hayranıyım. En sıkı Carrier diilim belki; ama en samimisiyim diyebilirim. Keza birazdan anlıycaksınız.

Bu girizgahtan sonra bu yazıyı canım E. ile ayrı ayrı bloglarda, ayrı ayrı parmaklarla döktürdüğümüzü de belirtiyim. Elbette benimki daha göz alıcı, iç gıcıklayıcı, şahane falan olcak ona ne şüphe! Bu noktada şampiyon belli, ikinci kim bile diyebilirim!

Girişte bahsetmem gerekeni gelişmede bahsedio olmam da ne salakça. E, CANIMKENDİM neden bahsetçen bu saçmasyonunda dediniz duydum. Carrie ile ortak noktalarımızdan bahsetçem. Allahtan Carrie'nin bundan haberi olmıycak yoksa en değersiz Manolo Blahniklerinden biriyle beynime beynime girişirdi.

Gelelim benzerliklere (Ahahahah);
-Alışveriş tutkunuyum. Ki o olsa I'm a real shopaholic derdi. Ha o bi Manolosuna 1000 Avro verir, benim üst limitim Calvin Klein ayakkabılarım olur en fazla o ayrı. Ona bakma! Herkes gönlünün ekmeğini yer

-Benim de üç kızdan oluşan, ben hariç samimi bi girlbandim var. Aslında üçten fazla da maksat dibine kadar benzemek diye kalanları saymadım. Affedin! LOL.

-İlişkiler hususunda oldukça obsesifiz ikimiz de. What ultimately defines a relationship is another relationship dediğine bakmayın, ne acılar çekti bi ben bilirim. Ben de öyle Mr. Big'imiz oldu bizim de yani.

-Para konusunda inanılmaz müsrifizdir ikimiz de. Yanyana gelsek bi cosmopolitana 50 dolar veririz. I need money. You know money. I need to know what you know about money diyoruz anlıycanız.

-En önemlisi cumartesi geceleri bence. Tamamen Carrie'yim cumartesi geceleri. Giyin, saçlarını yap, güzel kokular sık, arkadaşları ara, dışarı çık, dağıt. If you are single there is always one thing you should take out with you on a Saturday night... your friends. E tabi eşsiz olduğumuz cumartesi geceleri bacım afedersin.


Aslında ciddi bi eleştri aldım, yazılarımın gereğinden fazla uzun olduğuna dair ama yine kısalmadı bunlar. Sorry!

Susup sözü kardeş bloga bırakıyorum. Söz sende E. www.bircanaksogukyulaflapasi.blogspot.com

21 Mart 2010 Pazar

Ben de Handeyle ilgili bişiler yazmazsam tabi ki de ayıp olur. Çok ayıp olur hatta! Başlayalım dilerseniz DEĞERLİLER'im.











Şimdi Hande Yener güzel bi kadın bi kere her şeyden önce. Bunu kabul ediyosan oku. Yoksa çek git resti çekerim bilesiniz. %10'unuzun bunu kabul ettiğinizi varsayyorum ve üç kişilik bu güruhu çöpe gönderiyorum (Yüzde onu üç eden denklemin diğer ucundaki sayıyı tahmin eden DEĞERLİ'me bisiklet armağanım var.)
Konserlerinin büyük bi kısmında bulundum; en azından İç Anadolu'dakilerin. Oldukça eğlendiğimi de söylemeliyim. En çok bacaklarını beğeniyorum ben Hande'nin, cidden güzeller!
 
 Anatomiyi bi kenara bırakarak diskografiye çuf çufluyoruz! En eski Hande'ye hiç dokunmıycam ovuşturmayın ellerinizi. Ben Apayrı'yı bilir, Apayrı' yı söylerim. Ne Hipnoz ne Hayrola çok umrumda olmadılar. .m biti gibi onlar bence; hadi istenmeyen tüy olsun DEĞERLİ'm seni kırcak değilim. Hamal Doğulu'yu da hiç yermedim. Ay hep bu oğlan yüzünden bu kız bu halde, demedim mesela. Hipnoz ile durakladı, Hayrola ile geriledi, dağılmadan Sopa geliyo allahtan; nisanın hemen başında. Sopa'yı kendi Apayrı'm olarak değerlendirebileceğim birkaç ipucu var. En önemlisi şu:
 
http://www.youtube.com/watch?v=VwDikF541Fw&feature=player_embedded
 
Pazar sabahı Nutella'dan sonra gelebilcek en 'umutlu' şey bu olurdu. Akçıl yiğidinin elleri dert görmez inşallah. Hande'ye çok bişi diyemiycem; dencek bişi yok olağanüstüsün tatlım zırvalarına girmekten korktuğumdan değil, istersem alasını yaparım (H), o birazdan burdan kendi cevap vercek sizlere de ondan. (Psikaytrist DEĞERLİ'lere büyük görev düşüyo bu cümlem ertesinde LOL)

Neyse ya sıkıldım hadi okuyun.
Hande'nin çantacılığında bile gözü olan ezik fan

20 Mart 2010 Cumartesi

Arka Koltuklardağağa Neğler Oluyor?

Ta en başında huzursuzlanmıştım. Bi sürü ilginç şey olmamaış mıydı, gitme demiyo muydun Tanrı gizli gizli? Ama yok, eğlence her şey ya gidilcekti. 15 dakikada beyazlara büründüm, saçlarımı düzleştirdim M.'yi aradım. Şarkı söylediği yere gittim, 23 dakika söylediği şarkıları dinledim, sekizinci sınıf bi pastanede, türbanlı ergen kızları eğlendiriyodu. Sanat aşkı diye geçirdim içimden...

 Programı bitti, patronu eğlenmeye götürcekti bizi. Öne oturunca hissettim başımıza kötü bişi gelceğini. Sağlıklı sürücülere göre fazla hızlı gidiyoduk. Panik atak ben yukardaki şeyden tutunuyo, ayaklarımı birbirine sürtüyo, yol bitsin diye dua ediyodum. Allahtan bitti, neyse dedim dönerken arkaya oturrum, kurtardık götü! Patron da patron yani, tam pavyon patronu. Bizimle uzaktan yakından ilgisi olmayan, ki biliyosunz ben küçük bi Carrie Bradshaw'um, M.'yi de küçük Amr Diab varsayarsak şöförümüz-patronumuz en fazla küçük YAŞAYAN ÖLÜ olabilirdi; o derece, patron bizi ordan oraya gezdirmekle görevli sanarken meğer o da bizimle iççekmiş. Aman allahımdı yani!

Türk Gecesiydi, ırmak kenarıydı, dansözdü, fasıldı, Japondu derken geceyi baya etmiştik. Program da bitmek üz'reydi, e daha iki kadeh şarap içilmişti böyle bitmemeliydi. Hemen yeni plam, heMMen. Yeni plan hazır. Eve var, rakı iç, yeni arkadaşlar tanı, içki bitsin. İçki alınmaya çıkılsın. Buraları kısa geçiyorum neden? Asıl vurucu hadiseye siz DEĞERLİLER'i hazırlıyorum, sizi tüketmiyorum ki bıraktığım etki daim olsun. Vurul ey halkım ki unutma beni hesabı anadın mı!


Açık tek bi yer yok tabi. O zaman yol kenarında izbe, hayatta en son bulunabilceğimden emin olduğun bi yere girerdik bizde. Her şey o kadar ilginçti ki, hani rüya gibi sabah arkadaşına havuç tarlasından şeker pancarı toplarken elma ordusunun komutanı bana oral seks yaptı rüyası anlatmak gibiydi. Kovboy şapkaları, biralar, orta yaşlı Japon *mına düşmeye çalışan dört Türk *iki, piyanist şantör... Ohof yani! Burası da bitti, arabaya bincez eve dönce sabah namazında evde olmalıyız because!

Şimdi derin nefesler alınsın! Buraya kadar hep kalemden kan damlattım, sırada TRUE BLOOD var. Bindik arkaya. Kafalar 78X456 yani. M. dedim sağsalim eve varır mıyız, inşallah ama sanmam dedi. Hissettik yani. Şahaneyiz! Yavaş git'ti, abi direksiyonu tut'tu, önüne baktı derkeeeeen bi levha hatırlıyorum, sağa sola savrulduğumu hatırlıyorum. Svarulduk bitti. Öldüm sandım önce, ki bu hep sanılan şey sanırım. Bi de hep şey gelirdi aklıma, böyle bi kaza durumunda nasıl çığlık atarım? Buna o kadar yoğunlaşmışım ki o sırada, attığım çığlığın da biçimini kaçırdım. Nefes alma hızım artmıştı, böyle bi daralma hissettim. M.'nin çık arabadan CANIMKENDİM, benzin akıtıyo demesiyle bacağımı patlak camdan kalan son halimi de kullanarak attım dışarı.

Ay canım yandı, ressssmen travmaydı, yerde yatan adamlar gördüm zırvalarına girmiycem. Reytinge sürdürmem o güzel elcikler'nizi. Şimdi bitti her şey, allahtan kafalarımız güzeldi de sabah kalktığımda S.'ye telefon edip böğürerek ağlamak yerine, Efsane oldum kızım diyebildim.


Kafanız iyi araba kullanın bence!
Dear Precious Arka Koltuk Oturanı

19 Mart 2010 Cuma

Martla köpüren abazan hissiyatlar!

Değerlilerim [Carrie Bradshaw kadar kreatif olamadığımdan takipçilerime DEĞERLİLERİM demeyi uygun buldum, sormayın a CANIMKENDİM (bu da ben oluyorum as usual) bu değerlilerim de ne demek diye. Çok Esra-Ceyda kardeşler tadında biliyorum; ama hem bunu hem onları sonsuz derecede canciş buluyorum.]

Bu sabahki monoloğum geldi bahar ayları, gevşedi büZZük yayları önermesi üzer'ne. Ne bu efendim demeyin! Beni okurken dahi mastürbasyon yapıyo olabilme ihtimaliniz oldukça yüksek. Ne de olsa libidosu yüksek yazılar yazıyorum di mi ama! =0 Şaşırdı mı ne bu CANIMKENDİM demeyin hiç DEĞERLİLERİM. Bana olan size de oluyo biliyorum. Siz de azdınız, kediler azmış da ben azmışım çok mu dediniz. Hatta DEĞERLİM S. an itibariyle girdiğim attırığımın önericisi.

Şöyle ki:

CANIMKENDİM:



bi girdi konusu belirle


yazıyım


semiramispekkan@yahoo.com: (Ekleyen de olur artık. Malum aylardan mart =)


hmmm
mart ve abazalık



CANIMKENDİM:


aa cici
bi konu




İşte bu haseble bu önemli yaraya parmak atılmalı diye düşündüm. Parmak atarsak kusarız, kusarsak zayıflarız de mi DEĞERLİLER! (Ki benim zamanında pamuk yutarak zayıflamaya çalışmışlığım da var, ay ne iyi oldu bak bu da başka bir attırma konusu.) Neyse konuya döncem heMMen!

Benim baharla gelen libido pöşkürmesi sebebi önermelerim şunlar:
Hava griden maviye dönüyo ve mavi griden çok daha seksi bi renk. Seksi gökyüzü çağrıyo aslında. Hazırsın diyo bizlere.
Hava ısınınca badem ağaçları çiçek açıyo. Beyaz da mutluluğun rengi, soluk dal renginden daha uyarıcı. Günaydın sevgilim ne güzel bi gün değil mi, kahvaltıdan önce biraz daha sevişelim mi dedirtçek kadar heyecan uyandırıcı bu.
Etraf yeşilleniyo. Outdoor seks yapmak için şartlar olgunlaşmaya başlıyo, sazlıklar kocaman olcak ki otoban kenarlarında zivzivleşirken yarım yarım görüncek beyaz popolar. E bak bu da heycan verici. Beni okuyup çevre yolunda sazlık aramaya çıkçak 3 kişi bulabilirim grubu kurabilirim yani. Ama DEĞERLİLER biraz erken, hem sazlık da yok öyle çok, sazlıklardan havalanmayın. Az daha sabır!

Önermelerim bunlar gelen bahar ayları gevşeyen gönül+büzük yaylarıyla ilgili. Tabi ben amatör bi bahar karşılayıcısıyım, uzmanlar ne diyo bilemem!

Good morning and have a nice day.
CANIMKENDİM Suda

18 Mart 2010 Perşembe

Gece bitmeden, değerli E.' nin de isteğiyle son bir girdi yapalım istiyorum. Girdi konumuz Halit Ziya Uşaklıgil'in ölümsüz eseri...

Ben bu çeşit dizilerde hep biraz daha geridekilerin psikolojilerini merak ederim, hani olur a senarist bu geridekilerin hallerine dönse ne olurdu? Bülent mesela. Ablasının gölgesinde yaşamıyo mu sizce de biraz! Hem bi de Behlül baskınlığı, Behlül'ü rol model alma çabaları. Onun parfümünü sıkma, t-shirtünü giyme, saçlarını onun gibi kestirme falan. Daha ağır şeyler yaşadığından eminim, fazla gölgeli-palmiye altı bi hayat gibi duruyo. Gölgede güneşlenirken bronzlaşma çabası gibi geliyo bana bu haller. Bülent başarısız, sosyal fobik, internet bağımlısı olan, mutsuzluğu garantilemiş, bastırılmış şiddeti hoşgörüyle harmanlaması öğretilmiş bayağı bi çocuğa dönüşürse benim için heyecan o zaman başlar. Boşverin Bihter'i, Firdevs'i, Behlül'ü. Gayet açık değil mi her şey! Peyker bile duştan akmayan pudrayla çıkıyo. Peyker yani. Olmadı ki Peykerim!


Bülent'in olası feveranı ve vereceği tepkileri de sıralamak istiyorum, yüksek müsadelerinizle:

-Bihter, Firdevs Hanım! Hayat Ferre defilesi değil, sabah akşam kokonaizm. Yeter daha önemli şeyler var bu hayatta!
-Baba, bu ay 850 gb film indirdim. Torrentin *mına koydum valla biliyon mu! Bana 3 yeni laptop siparişi daha ver, hadi ben odaya kaçtım baboli.
-Behlül la, çapkınlığa çıkak mı? Çevren karı kız dolu. Sen rica etsen benle yatarlar. Ben kimseye diyemiyom, canım çekiyo o işi diye. Bi yardım et be Behlülüm, dalyanım.



P.S: Tüm bu ihtimallerden daha uzak bi ihtimal de gay olması tabi. O zaman şanslı olurdu yalnız. Eğreti gelinlik yapçak ondan fazla arkadaş tanıyorum. Büyütür, besler, koynuna da alır valla. Ha Ziyagil Korusu gibi büyütemezler ama iki plaza mlaza göstercek kadar imkanlıdır arkadaşlarımız, çok şükür. I've got friends in high places olayı yani.



E.'ciğim senin içindi. Oku da şenel acık.

Über Haberler/1

     Ummanistan'daki 500 besili inek, Türk bir işadamınca uzaya ithal edilmek üzere Şevval-3 isimli uzay mekiğine bindirildiler.
     Uzay mekiği Artvönli işadamının doğduğu ilçe olan Şovşot'tan kaldırılmak üzere 08.10.2009 tarihinde uçakla Yananistan'dan, Şovşot Belediye Başkanlığı'nın üç yıllığına kiralayarak şehirler arası otobüs terminali olarak tasarlanan lakin sonrasında belediye başkanlığı ve valilik arasında çıkan anlaşmazlık sonrasında yapımı durduralan geniş araziye indirildi. Oldukça heyecanlı olduğu gözlenen iş adamı, gazetecilerin ithalatla ilgili sorduğu sorulara iki lafı bir araya getiremediğinden cevap veremedi. Hemşehrisinin zor durumda olduğunu gören Belediye Başkanı, 'Bu ithalat ciddi bir ataktır, yeni yatrıcımcılara ışık tutacağından, dünyada ilk kez bizim ülkemizce uygulandığından, ciddi bir ekonomik gelir kaynağı olarak görüldüğünden ötürü mutluluk ve gurur duyduklarını' belirtti.


Multiple Personality Disorder Haber Ajansı

Hasta Ihlamur N'apsın, Ona Kim Baksın?

Biraz boğazım ağrıyo iki gündür. Az evvel odamı temizlemey G. abla geldi. Niyin vağar, CANIMKENDİM bey, nuğuldu dedi. Bilmem ki fazla sigaradan herhalde dedim. Allah şifasını virsin guzum, Şivki abine di de sağa ıhlamır neyim virsin dedi. A iyi fikir dedim, zile bastım Şivki abi geldi. Abi dedim, ıhlamır getirsene bana. Hocam ıhlamırımız iyi değel dedi. Ihlamur da ben gibi iyi değilmiş anlaşılan. Sonra hastalıklıca şeyi düşündüm elbette ıhlamur, boğaz ağrısına iyi geliyo. Peki iyi olmayan, hasta bir ıhlamura ne iyi gelirdi? Bi süre düşündüm, sonra hep yaptığımı yapıp delirmemek için şarkı söyleyip unuttum

Ve işte geldim.

Israrlara dayanamazsan olacağı bu canım kendim. Zamanında da oluştur dediler de noldu, yapamam dedin, teknoşey değilim dedin, kendinden yedin. Bak oluyomuş sevgili kendim.



Iskalamaya başlamak üzereyim. Hazırlanın!