20 Mart 2010 Cumartesi

Arka Koltuklardağağa Neğler Oluyor?

Ta en başında huzursuzlanmıştım. Bi sürü ilginç şey olmamaış mıydı, gitme demiyo muydun Tanrı gizli gizli? Ama yok, eğlence her şey ya gidilcekti. 15 dakikada beyazlara büründüm, saçlarımı düzleştirdim M.'yi aradım. Şarkı söylediği yere gittim, 23 dakika söylediği şarkıları dinledim, sekizinci sınıf bi pastanede, türbanlı ergen kızları eğlendiriyodu. Sanat aşkı diye geçirdim içimden...

 Programı bitti, patronu eğlenmeye götürcekti bizi. Öne oturunca hissettim başımıza kötü bişi gelceğini. Sağlıklı sürücülere göre fazla hızlı gidiyoduk. Panik atak ben yukardaki şeyden tutunuyo, ayaklarımı birbirine sürtüyo, yol bitsin diye dua ediyodum. Allahtan bitti, neyse dedim dönerken arkaya oturrum, kurtardık götü! Patron da patron yani, tam pavyon patronu. Bizimle uzaktan yakından ilgisi olmayan, ki biliyosunz ben küçük bi Carrie Bradshaw'um, M.'yi de küçük Amr Diab varsayarsak şöförümüz-patronumuz en fazla küçük YAŞAYAN ÖLÜ olabilirdi; o derece, patron bizi ordan oraya gezdirmekle görevli sanarken meğer o da bizimle iççekmiş. Aman allahımdı yani!

Türk Gecesiydi, ırmak kenarıydı, dansözdü, fasıldı, Japondu derken geceyi baya etmiştik. Program da bitmek üz'reydi, e daha iki kadeh şarap içilmişti böyle bitmemeliydi. Hemen yeni plam, heMMen. Yeni plan hazır. Eve var, rakı iç, yeni arkadaşlar tanı, içki bitsin. İçki alınmaya çıkılsın. Buraları kısa geçiyorum neden? Asıl vurucu hadiseye siz DEĞERLİLER'i hazırlıyorum, sizi tüketmiyorum ki bıraktığım etki daim olsun. Vurul ey halkım ki unutma beni hesabı anadın mı!


Açık tek bi yer yok tabi. O zaman yol kenarında izbe, hayatta en son bulunabilceğimden emin olduğun bi yere girerdik bizde. Her şey o kadar ilginçti ki, hani rüya gibi sabah arkadaşına havuç tarlasından şeker pancarı toplarken elma ordusunun komutanı bana oral seks yaptı rüyası anlatmak gibiydi. Kovboy şapkaları, biralar, orta yaşlı Japon *mına düşmeye çalışan dört Türk *iki, piyanist şantör... Ohof yani! Burası da bitti, arabaya bincez eve dönce sabah namazında evde olmalıyız because!

Şimdi derin nefesler alınsın! Buraya kadar hep kalemden kan damlattım, sırada TRUE BLOOD var. Bindik arkaya. Kafalar 78X456 yani. M. dedim sağsalim eve varır mıyız, inşallah ama sanmam dedi. Hissettik yani. Şahaneyiz! Yavaş git'ti, abi direksiyonu tut'tu, önüne baktı derkeeeeen bi levha hatırlıyorum, sağa sola savrulduğumu hatırlıyorum. Svarulduk bitti. Öldüm sandım önce, ki bu hep sanılan şey sanırım. Bi de hep şey gelirdi aklıma, böyle bi kaza durumunda nasıl çığlık atarım? Buna o kadar yoğunlaşmışım ki o sırada, attığım çığlığın da biçimini kaçırdım. Nefes alma hızım artmıştı, böyle bi daralma hissettim. M.'nin çık arabadan CANIMKENDİM, benzin akıtıyo demesiyle bacağımı patlak camdan kalan son halimi de kullanarak attım dışarı.

Ay canım yandı, ressssmen travmaydı, yerde yatan adamlar gördüm zırvalarına girmiycem. Reytinge sürdürmem o güzel elcikler'nizi. Şimdi bitti her şey, allahtan kafalarımız güzeldi de sabah kalktığımda S.'ye telefon edip böğürerek ağlamak yerine, Efsane oldum kızım diyebildim.


Kafanız iyi araba kullanın bence!
Dear Precious Arka Koltuk Oturanı

Hiç yorum yok: