12 Ağustos 2010 Perşembe

Rüyalar gerçek olsa, di mi Ayşecim?

Sevgili Ayşe, sana bu satırları tatilini bitirip de döndüğünü varsaydığım güzel İstanbul'dan kabaca 700 km uzaklıkta küçük bi Anadolu şehrinden yazıyorum. Tasalanma Santral Anadolu burası. Van kadar doğuda, Urfa kadar güneydoğuda değilim. Zaten sen de anlamışsındır. 700 km hesabını iyi yaparsın bilirim seni.

Neyse Ayşe, öncelikle nasılsın diye sormayı unuttum dikkat edersen. O zaman nasılsın Ayşe? İyisindir umarım.

Gelgelelim asıl konuya Ayşe... Sana bu satırları neden yazdığıma, evet Ayşe intihar ediyorum ve son mektubu sana yazıyım dedim. Ben öyle hayal ettim hep intihar mektubumu belki, ne biliyosun? Ara ara takip ettiğim bi köşe yazarına yazarım intihar mektubunu dedim hep kendi kendime. Şaka Ayşe şaka. Don't call 911.

Ya ben senden asıl şey rica etçektim. Bi baksana şu yazılarıma. Bu parmaklar tuş basar mı, yoksa çabalamıyım diycektim. Kesin okursun zaten 1000 mailin arasından sabah anchormanlerinin göz ucu seçişi gibi benimki denk gelir eminim. Neyse ben atıyım da mailimi, neme lazım. Denemedim demem. Bi okur Armancım Ayşecim. Sonra beni ararsın? =) Biliyorum ki değişik hikayeleri seviyorsun, mail vasıtasıyla köşene taşıdığın epeyce yazın olmuş. Hadi hadi, yok deme. Kandıramazsın beni + susturamazsın beni!

Çok çarpıcı bi başlık bulmak zorundayım, farkındayım. N'apsam, n'apsam? Im, dur karar verdim. Yukarı bak!

P.S: Ayşe şanslı kadınsın. Hediye bile getirdim sana. Bunun için de aşağı bi bakıver!

http://fizy.com/#s/1ai2va

Hiç yorum yok: