30 Ağustos 2010 Pazartesi

Al Kol

Ve de Ağustos'un son sıçması.

Bi gece düşünün... Sade bi gece, alkolün falan asgaride olduğu bi gece. Sıcak gibi ama soğuk da gibi. Keyfiniz yerinde gibi, bişi rahatsız da ediyo gibi. Bi yere gidin, dans etmeye. Her şey bu kadar berrak olabilir en fazla diyin. Ne görüyosunuz? Ben anlatıyım:

Hayat ne kadar bokmuş ya.
Alkol ne kadar hoşmuş ya.
Gerdan nasıl kırılırmış ya.
İnsan sarhoşken ne tuhaf ve hoyratmış ya.
Herkes ne kadar kendinden uzakmış ya.
Hava ne kadar boğarmış ya.
Madonna gibi çırılçıplak otostop çekmek ne cici olabilirmiş ya.

Bitti, alın hadi de gidin.

http://fizy.com/#s/1lqob1

13 Ağustos 2010 Cuma

Ramazan mı?

Bayılırım ben de böyle ritüellere. Dayanamam, ayılır yine bayılırım. On bir ayın sultanı derler ya. Onda da bi hata var kendiyle beraber saymak gerekmez mi? On iki ayın sultanı bence. Şimdi 20  güzelin katıldığı bi güzellik yarışması düşünelim. Bir kız en güzel seçiliyo ya o on dokuz güzelin mi birincisi ,yirmi güzelin mi?

Ben hep oruç tutarım biliyosunuz. Tutamadığım günler de verrim 6.5 TL fitremi bi fakire. O derece dinle haşır neşirimdir. Ama bu on altı saat olayında beni en çok su olayı bozuyo. Ezan vakti aklımda tek su düşünün! Hani yavru bi ceylanın annesini kaybedip keçinin kendini emzirmesi gibi. Çaresizlik had safhada DEĞERLİLER'im.

Tabi ki oruç tutmuyorum. Hatta su da içiyorum oruç tutanların önünde. Nefsi körlemek değil mi amaç, ben içiyim lıkır lıkır o izlesin. Tutulcaksa böyle tutulmalı bence! Kimse kusura bakmasın, mantıklı pencereden böyle mendil sallıyorum sizlere. Az evvel iş yerinin koridorunda su ile geziyodum -ki içmiyodum, odama gelene kadar hokuspokus yapamayacağımdan elimde görülmesi gayet doğal. Di mi ama?- ki bir baktım amirlerden biri bana feci bir bakış attı. Hatt önce 1.5 ltlik suyuma baktı, sonra bir de bana baktı. Aklından geçenlerini dudaklarına aktarsam 8 sayfa küfür döşenirdi sanırım. Ama üzgünüm bebeğim Nazike! Ben suyumu içmeye bakarım.

Bu konuyla ilgili hatırladığım en cici 'o an' lardan biri şu:

"AAA RAMAZAN'DA MIYIZ?"


Masasına basın mensuplarını davet eden Ataizi, "Buyurun gelin bir şeyler için" derken, 'Niyetli' olduğunu söyleyen muhabirlere, "Aaa Ramazan’da mıyız" karşılığını verdi.
 
 
 
Canım Hande ya!
Al sana.
http://fizy.com/#s/1d5ir7
 
 

12 Ağustos 2010 Perşembe

Rüyalar gerçek olsa, di mi Ayşecim?

Sevgili Ayşe, sana bu satırları tatilini bitirip de döndüğünü varsaydığım güzel İstanbul'dan kabaca 700 km uzaklıkta küçük bi Anadolu şehrinden yazıyorum. Tasalanma Santral Anadolu burası. Van kadar doğuda, Urfa kadar güneydoğuda değilim. Zaten sen de anlamışsındır. 700 km hesabını iyi yaparsın bilirim seni.

Neyse Ayşe, öncelikle nasılsın diye sormayı unuttum dikkat edersen. O zaman nasılsın Ayşe? İyisindir umarım.

Gelgelelim asıl konuya Ayşe... Sana bu satırları neden yazdığıma, evet Ayşe intihar ediyorum ve son mektubu sana yazıyım dedim. Ben öyle hayal ettim hep intihar mektubumu belki, ne biliyosun? Ara ara takip ettiğim bi köşe yazarına yazarım intihar mektubunu dedim hep kendi kendime. Şaka Ayşe şaka. Don't call 911.

Ya ben senden asıl şey rica etçektim. Bi baksana şu yazılarıma. Bu parmaklar tuş basar mı, yoksa çabalamıyım diycektim. Kesin okursun zaten 1000 mailin arasından sabah anchormanlerinin göz ucu seçişi gibi benimki denk gelir eminim. Neyse ben atıyım da mailimi, neme lazım. Denemedim demem. Bi okur Armancım Ayşecim. Sonra beni ararsın? =) Biliyorum ki değişik hikayeleri seviyorsun, mail vasıtasıyla köşene taşıdığın epeyce yazın olmuş. Hadi hadi, yok deme. Kandıramazsın beni + susturamazsın beni!

Çok çarpıcı bi başlık bulmak zorundayım, farkındayım. N'apsam, n'apsam? Im, dur karar verdim. Yukarı bak!

P.S: Ayşe şanslı kadınsın. Hediye bile getirdim sana. Bunun için de aşağı bi bakıver!

http://fizy.com/#s/1ai2va

11 Ağustos 2010 Çarşamba

Ürik Asit

Ya ne düşünsem bilemiyorum. Bi sürü şey var kafamda. Hani kafanızın üzerine öküz oturmuş gibi hissedersiniz ya öyle bişi. Hissetmiyo musunuz yoksa? Ay çok malım o zaman.

PuCCa gazı sonrası, ne yazıyım acaba diye de düşünmeye başladım. Şey dedim iş arkadaşlarımı falan yazıyım. Gay doktorumuzu, tayin delisi psikoloğumuzu, evde kalmış hemşiremizi, çirkin diyetisyenimizi derken. Ulan CANIM KENDİM dedin altına işiycen, hele bi tuvaleti ziyaret et- sonra yazarsın dedim. Neyse gittim tuvalete. İndirdim, annemin şişmanladım diye düğmesini biraz daha sola kaydırdığı pantolonumun fermuarını. Başladım hacetimi gidermeye, o sırada da zeki bi yazarım ya, kreatif düşünme üstadıyım ya karşıya bakarak işiyorum pisuvara. Ulan bi baktım ayağıma doğru ilerliyo benim çöğdürük. Hassiktir dedim. Sıçramış bi de pantolonumun paçalarına yağmur damlaları gibi. Pıff.

Anladım ki yaratmak işemekten geçmezmiş.
Anladım ki KPSS bir ayda ancak açıklanırmış.
Anladım ki bir ayda online açıklanan KPSS 200 ile 3000 tıklama arasında ancak öğrenilirmiş.
Anladım ki hiç kimse, hiç kimse sen değilmiş.


En önemlisi anladım ki Adidas Superstar'a ürik asit ne de güzel yaraşırmış.

http://fizy.com/#s/1aie1a

Öptüm BYE.

Başlıyoruz!

Arkadaşı aradım az evvel. Hoşbeş ettik azcık. Neyse dedi ki bak dedi PuCCa varmış dedi. (Hiç de sevmem böyle kelime ortası büyük harfleri falan da neyse hadi! Hatırına sustum demiş Nazan.)  Kız üç yıl yazmış blogu da anca ünlü olmuş dedi. Sen ne g*tüne hava atıyosun dedi. Yaz dedi. A-a valla mı dedim? Ama üç yıl çok uzun S. dedim. Yahu dedi sen yaz, yaz seeeen dedi.


Al yazıyorum. Bekleyin!